Kol Saati Seçimi

Yayınlandı: 05 Nisan 2017 / Yaşam

Kol saati takmayalı uzun yıllar olmuştu ki artık spor bir saat alsam kendime iyi olur diye düşünmeye başladım. En son saat aldığımda ise internette bu denli derya deniz fikirler yoktu ya da ben bu kadar araştırmıyordum.

2008 yılında tesadüfen bir AVM’den aldığım Orient marka saatin aslında kaliteli bir marka olduğunu şimdilerde öğrendim. Öyle ki, saat işi kapitalizm nedeniyle kar marjının üretici tarafında en fazla olduğu işmiş ancak ben tesadüfen iyi bir marka alabilmişim. O insanların kolunda gördüğümüz Armani, Diesel gibi saatlerin aslında Çin’de 5-10 dolarlık mekanizmalar üzerine basılmış markaların minimum 500 liralara ulaşan saatler olduğunu da bu araştırmalarım sayesinde öğrendim.

Şimdi öncelikle saatlerin mekanizma enerjilerine göre  türlerine bakalım:

Saatleri mekanik ve pilli olarak ikiye ayırabiliriz.

Sonrasında ise mekanik saatleri;

1. Otomatik
2. Kurmalı

Pilli saatleri ise;

1. Normal pilli
2. Kinetik (kol hareketiyle şarj olan pilli)
3. Eco Drive (güneş enerjisiyle şarj olan pilli)

olarak ayırabiliriz.

Bir saatte eğer ruh arıyorsak ve uzun yıllar kullanıp torunlarımıza miras kalabilecek nitelikte olmalarını istiyorsak mekanik saatlere bakmamız gerekiyor. Özellikle de saat üreticilerinin saatleri olmalı, kıyafet üreticilerinin değil 🙂

Mekanik saatler quartz (pilli) saatlere nazaran daha çok bozulur ama pilli saatler kadar çabuk bozulmazlar, çoğunlukla mekanik bir saatin 2 arıza çıkardığı süre aralığında çöpe atılan quartz saat sayısı daha çoktur. Çünkü mekanik saatler insanlar gibi çok parçadan meydana gelmiştir ve yine insanlar gibi hastalanırlar, ancak ömürleri bir insan ömründen daha uzundur. Quartz yani pil ile çalışan saatlere gelince hayat süresi ve kalitesi mekanik bir saatin yanına bile yaklaşamaz çünkü mekanik bir saat 10 yaşına basmış bir çocuk gibi olduğu vakitlerde pilli bir saat en iyi ihtimalle artık ömrünün sonlarına gelmiştir, çünkü pilli saatler arasında özellikle en ucuz modellerde 10 yılı deviren saat sayısı çok azdır ve malzeme kalitesi açısından düşük olduğundan yıpranma oranı çok daha yüksektir.

Mekanik bir saat ile kendi geleneğinizi ve kendi kişisel tarihinizi oluşturmak varken, ortalama 5 sene sonra çöpe atacağınız bir saate para vermek bence iyi bir tercih değil. Quartz saatlerin iyi olduğu noktalar var, mesela günlük sapmaları azdır yani ileri-geri gitme konusundaki hassasiyeti yüksektir. Fakat derinlikli bir ürün değildir, içini görmek bile istemezsiniz, çünkü görülecek bir şey yoktur, bu nedenle arka kapakları sımsıkı kapalıdır, ömürleri de yine tekrarlamak isterim son derece kısadır ve çevresel şartlara mekanik saatlerden daha az dayanıklıdır.

Otomatik saatlerde  rotor denilen genellikle yarım ya da çeyrek daire şeklindeki parçanın kol hareketiyle aldığı atalet ile sağa sola dönmesi sonucu ona bağlı çarklar vasıtasıyla gerilen bir yay sisteminin (zemberek) titreşimlerle salınarak saniyeyi hareket ettirmesi ve yine ona bağlı çarklarla yelkovan ve akrebin çalışması sağlanıyor. yani söz konusu rotoru motorlarda kullanılan ve elektrik üreten volanlara benzetebiliriz. (Burada yayı geriyor.)

Çoğu İsviçre ve Rus otomatikleri ile bazı Japon otomatiklerinde ise saat rotorun dışında kurma kolu vasıtasıyla elle de kurulabiliyor. Kimi mekanizmalarda rotor her iki yöne de dönerken, kimilerinde tek yöne döner.

Kinetik saatlerde de benzer şekilde rotor var ama bu rotor yay yerine şarjlı pili şarj ediyor. Yine” Direct Drive” olarak geçen kinetik modellerinde de pil ayriyeten kurma kolu ile de şarj edilebiliyor. (Örnek, Seiko Velatura Kinetic Direct Drive)

Bu saat işinde Swiss Made saatler bir numara. Çünkü İsviçre’de üretilmesine rağmen bir saatin üzerine Swiss Made yazabilmek için şimdilerde %60 oranında malzemenin İsviçre’de üretilen parçalardan kullanılması gerekiyor. Bu oranın ileriki dönemlerde arttırılacağını duydum. Bu nedenle eğer iyi bir bütçeniz varsa İsviçre üretimi ve üzerinde Swiss Made yazan saatleri alınız.

Şimdi öncelikle araştırmalarıma göre düşük bütçeli saatlerden önerecek olursam (otomatik saatler):
Seiko (Japon) – Orient (Japon) – Invicta (İsviçre asıllı ama Swiss Made damgası yok) – Citizen (Japon) – Vostok (Rus) – Seagull (Çin ama kaliteli)

Bu uygun fiyatlı modellerde özellikle Vostok modelleri o kadar güzel ki, 2. Dünya Savaşı yıllarından kalma hissi veriyor. Muhtemelen kendime alacağım ikinci saat Vostok olacak.

Bu markalar dışında Fossil markası da nispeten moda markalara benzese de en azından asıl işi saat üreticisi olan bir marka olduğundan moda markalardan ayrışıyor. Ancak bu ayrışma onu kesinlikle yukarıdaki markalara yaklaştırmıyor, zorda kalınmadıkça alınmamalı. (Nasıl zorda kalınacaksa 🙂 )

Bir üst segmente çıkarak Swiss Made ve gerçekten kaliteli bir saat almak isterseniz işte o zaman tercihiniz Tissot olmalı. Ben Tissot tasarımlarını çok sade bulduğum için ve bir üst segmente de (Rado, Tag Heuer) çıkmak istemediğim için tercihimi Seiko 5‘den yana kullandım (fotoğraftakinden biraz daha koyu renkte).

İnternette araştırdığım zaman boyunca sağdan soldan aldığım notları aşağıda sizlerle paylaşıyorum. Bir derleme niteliğinde olup, işinize yarayacağını düşünüyorum:

  • Saatte önemli olan dışındaki mücevherat değil mekanizmadır. pilli ve taşlı bir saat yerine COSC sertifikalı bir mekanizma ve çelik sade bir tasarım tercih edilir.
  • Tissot gibi köklü bir üreticinin ETA mekanizmalı otomatik modelleri ile başlamak çok daha iyidir. Sevdikçe ve bütçeniz oldukça Oris, Baume Mercier, Omega, Iwc, Rolex, Jaeger Lecoultre, Breguet, Panerai, Zenith gibi yükselirsiniz.
  • Eğer Japon ürünü otomatik saat alacaksanız da güvenebilirsiniz, İsviçre saatleri kadar olmasa da Japon saatleri de sevilir, itibar görür. Otomatik Japon saatlerinde Orient Mako çok şık bir başlangıç olacaktır. Seiko 5‘ler de aynı şekilde iyidir. Daha fazla para veririm ben saate diyorsanız Oris veya Omega‘yı da kurcalayın
  • Seagull makineler iyidir. Eğer çok fazla veremem Çin mekaniği olsun dersen Seagull tercih edebilirsin.
  • Bütçe 500 – 1500 arası dersen Japon harikası Seiko dan şaşma. Hatta paran varsa Seiko Hi-Beat modellerini de alabilirsin ömür boyu kullanırsın. sonrasında Orient ve Citizen de olabilir.
  • Almanya’da tanıdığınız varsa Sinn U1 alın yıllarca kullanın. adamlar boşuna denizaltı çeliğinden üretmiyor.
    Ucuz yollu ve kaliteli Swiss Made isterseniz Steinhart‘a bir bakın.
    Günlük kullanım ve outdoor için Suunto veya Tissot t-touch expert başarılıdır.
    Amerika’dan alacaksanız Hamilton modellerine bakın, türkiye’den daha ucuzdur.
  • Özellikle 1500- bandında Japon mekanizmasının giriş seviyesi ETA’lardan daha sağlam ve uzun ömürlü olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
  • Benim biraz para vermeye niyetim var, ama çok değil, 1000-1500 lira arası veririm güzel bir İsviçre saatine diyorsanız, burada da tek adres var: Tissot Le Locle, Tissot Heritage Visodate
  • Ettiğin paranın karşılığını verecek saat arıyorsanız: Victorinox, Tissot, Hublot, Hamilton, Mondaine
  • İsviçre vasat üstü saat istiyorsanız Swatch, Wenger saatler alabilirsiniz.
  • Camların safir olmasına dikkat edin. Timsah derisinden uzak durun.
  • İnternetteki güvenilir saat firmalarından alın. Eminönü’nde ki saatçilerden pazarlık yaparak indirimli saatler alabilirsiniz.
  • Ömürlük saatler Victorinox, Hamilton, Tissot ve Seiko‘nun Velatura ve Sportura modelleri.
  • 0 – 500 TL Casio, Orient, Seiko
    501 – 1000 TL Seiko, Orient
    1000 – 5000 TL Oris, Tissot, Longines 
  • 1. ETA mekanizma taşıyan, sadece saat üreten bir markadan saat alin.
    2. İmkanınız var ise maddi olarak sınırlarınızı sonuna kadar zorlayın.
    3. Bileğinizde denemeden uzaktan bakarak saat almayın.
    4. Saat tarzınızı seçerek arama kriterinizi daraltın (skeleton, diver, vb)
    5. Çok pahalı bir saat almadıkça (Rolex vb) bileğinize en uygun büyük çaplı saati almaya çalışın. Küçük çaplı saatlerden bir süre sonra sıkılabilirsiniz.
    6. Saatinizi yuvarlak almaya çalışın ve kayış değiştirme imkanınız yoksa metal kordonları tercih edin. (aksi durumda siyah kemerinize ayakkabınıza kahverengi kordonlu, kahverengi kemer ayakkabınıza siyah kordonlu saatiniz uymayacaktır.)
  • Pilli saatlere mücevher değeri olmadıkça belirli bir bütçenin üzerinde ayrılması (bence 600-700 tl üstü) pek mantıklı olmaz. Çünkü pilli mekanizmalar arasında çok büyük farklar yoktur.
  • Ortalama bir İsviçre otomatik saati için 2000 TL civarı ayırmanız gerekir. Bu kapsamda f/k oranı en iyi orta sınıf İsviçre markaları Tissot, Hamilton, Oris, Victorinox, Mido, Certina olarak sıralanabilir.
  • Almanlardan da Sinn ve Steinhart f/k oranı yüksek markalardan sayılabilir.
  • 500 TL’ye kadar ise Japon saatleri ön plana çıkar. Hem kasa, kordon malzemesi, hem mekanizma olarak 500 TL’ye kadar alınabilecek en iyi saatler Seiko, Orient, Citizen modelleridir. Tabii daha yüksek fiyatlı ve kaliteli modelleri de vardır, onlar da alınabilir, ama o noktada diğer markalar da rekabete girebilir.
    Yine 500 TL’ye kadar alınabilecek saatler içine Rus saatleri de girer. Özellikle Vostok ve Poljot gibi markalar.
    1000 TL’ye kadar da güzel Vostok Europe modelleri bulmak mümkün.
  • Bir kadranın üzerinde Swiss Made ibaresinin bulunabilmesi için; saatin makinesinin İsviçre malı olması, montajın İsviçre’de yapılmış olması ve son kontrolünün de İsviçre’deki imalatçı tarafından gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. En önemlisi İsviçre yapımı parçalar montaj maliyeti göz önünde bulundurulmaksızın saatin toplam değerininin yüzde 50’sini geçiyor olmalıdır. Sadece İsviçre makine kullanılan saatlerde ise en fazla “swiss movement” yazabilir.
  • Diğer alınabilir markalar Swiss Military, Hanowa, Parnis (Sea-Gull mekanizmalı), Lorus, Patek Philippe, Cartier…
  • Uygun fiyatlı son tercihler olarak Q&Q, Calvin Klein, Hislon, Wainer, Jacques Philippe, Swatch

Onur

yorum
  1. […] toplantılarda dolma kalem kullananlara karşı bakışım hep farklı olmuştur. Daha önce kol saatleri ile ilgili yazdığım yazıda da yer aldığı gibi “bir eşyanın ruhunun olması” beni daima cezbetmiştir. İşte […]

  2. Furkan keskib dedi ki:

    Yazınız çok güzl olmuş. Timsah derisine neden bulaşmayalım. Kalilteli normal deriyi nasıl anlar nerwlerden bulabiliriz.

    • Onur Özdemir dedi ki:

      Merhaba çok teşekkürşer.

      İki yanıtım var;
      Birincisi ter, derinin formunu bozar hatta uzun kullanımlarda çürütür. Bu süre içerisinde yapacağı koku da cabası.
      İkincisi, görüş olarak hayvan derisi olan bir giyim nesnesine karşıyım 🙂

  3. Selim dedi ki:

    Simdiki fiyatlarla bu yazininizin guncel kisa bir ozeti olur mu?

  4. Alois dedi ki:

    Iyide ben 57 yasinda seiko5 6309 mekanizmali saat bakim yaptim saat gunluk +2 saniye sapma ile calisiyor stabil ve hergun ayni sapma ile…simdi seiko velatura sportura demissiniz de bu saat neyin nesi? bu tek falanda degil hayatim boyunca belki 3000 seiko bakim yapmisimdir daha hicbirinin ciddi bir ariza yaptigini gormedim.ama o eski seikolar baskaydi o zamanlar uretilenler en az 10bar su gecirmezdi simdilerde 10 bar su direncli saatler bile cok pahali hayat degisti hersey degisti kalite bitti bu her urunde boyle oldu.simdi al 2 yil kullan cope at oldu.1990 model volkswagen golf kasasi ile simdikiler ayni mi? Marka falan kalmadi kendinizi kandirmayin.marka sadece az nufusta kaliteli uretimle olur 8 milyar nufusa kaliteli urun isteseniz bile uretemezsiniz matematik bilimine aykiri mantik bilimine aykiri.

  5. Kemal kuru dedi ki:

    Şahane açıklamalarda bulunan arkadaş sizi tebrik ederim yorumların tespitlerin gerçekten doğru

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.