13 gün…
Dile kolay…
70 metre derinlik ve 30 cm genişlikte, çoğu zaman karanlıkta…
Ama hiç neşesini kaybetmeden, her şeyi oyun sanarak, belki de kurtarılacağını bilerek…
Günlerdir adeta bir Kuzey Avrupası ülkesinde yaşıyor gibiydik.
Her yerde küçük köpeğin kurtarılması mücadelesi konuşuluyor ve belki de ilk defa başkanlık sistemi kadar gündemi meşgul eden başka bir konumuz vardı.
AFAD, İstanbul ve Beykoz İtfaiyeleri, TTK Zonguldak ekibi ve hayvan hakları dernekleri olay yerinde, milyonlar ise ekran başında, Twitter’da, haber sitelerinde aynı mücadeleye odaklanmıştık: “Yaşam mücadelesi”ne…
Son zamanlarda milli maç izlerken bile bu kadar yakınlaşamayan bu halk, bir köpeğin kurtulma mücadelesinde kendi gençlerinin ürettiği kurtarma makinelerine güveniyor ve “helal olsun” diyordu bu coğrafyanın öğrencilerine…
Bir video var ki, tam da kuyudan çıkış anı videosu, benim de arasında bulunduğum belki binlerce insanın gözünden yaş gelmesine neden olan sevinç çığlıkları arasında bir yavrunun telaşlı ve ürkek bakışlarını gösteriyor.
İşte bu minik “Kuyu” yavrusu birkaç günlüğüne de olsa; şehit haberleri, kadına şiddet, tecavüz vs. gibi her gün moralimizi yerle bir eden onlarca kahredici haber arasından bir umut olarak sıyrıldı ve tüm Türkiye’yi birleştirdi.
Aslında birbirimizi yemesek, güzel ülkeyiz…
Onur