‘Satış, Pazarlama ve Kişisel Gelişim’ Kategorisi için Arşiv

Ben Cohen ile Jerry Greenfield ortaokul ve liseyi birlikte okuyan iki arkadaştı. 27 yaşlarına geldikleri 1978 yılına kadar her ikisi de iş hayatlarında başarısız olmuşlardı. O yıl birlikte iş yapma fikirleri doğduktan sonra girdikleri bir mutfak malzemesi dükkanında hayatlarının değişeceğini bilmiyorlardı. (daha…)

1928 yılında, Cumhuriyetimiz henüz bir bebekken, İzmir Kemeraltı’nda İsmail Hakkı Ulukartal tarafından bir makarna fabrikası kuruldu: Kartal Makarnası. Bu fabrika başlangıçta yılda 15 ton üretim yapmaktaydı. Daha sonrasında şirket yönetimi, bugün bahsedeceğim pazarlama başarısının mimarlarından olan Ali Ulukartal’a geçti.

1990’lara geldiğimizde Kartal Makarnası her ne kadar en eski makarna fabrikalarından biri olsa da, Nuhun Ankara Makarnası (1951) – Filiz Makarnası (1974), rekabetçi gücünü kaybetmekte hatta batmak üzereydi. (daha…)

Bir süre önce Starbucks’tan bir Americano aldım. Uzun zamandır gitmediğimden olsa gerek artık elle yazılmış isimlerin yerini basılı bir kağıt aldığını gördüm. Bir anlamda bu “arkadaşlar biraz daha düzgün yazalım okuyamıyoruz” diyen bir servis görevlisinin şikayetini ortadan kaldırsa da pek çoğunun yanlış yazılan isimlerle dalga geçen story’ler atmasını ya da arkadaş ortamında “bana geçen X Bey diye seslendiler” sohbetlerini yapmasına engel olmuştur diye düşündüm.

Düşüncelerimin daha büyük boyutlu sonuçları olduğunu (elbette ki bu durumun etkisi değil) kısa bir araştırma sonrası gördüm: Starbucks son çeyrek kazanç raporunda, aynı mağaza satışlarında %4’lük bir düşüş (ikinci en büyük pazarı olan Çin’de %11) dahil olmak üzere hayal kırıklığı yaratan sonuçlar açıkladı. Bu raporun piyasalara etkisi de yine büyük oldu. (daha…)

Takvimler 23 Haziran 1912’yi gösterdiğinde Londra’da doğan bir bebeğin, büyük bir savaşın ve hatta dünya tarihinin seyrini değiştireceğini kimse bilmiyordu. Alerjileri nedeniyle bisiklete binerken gaz maskesi takan, kahve fincanı çalınmasın diye onu kalorifere zincirle bağlayan, sıkıldıkça 40 km koşup gelen bu adam, bütün tuhaflıklarına rağmen zamanının çok ötesinde fikirler üretti. (daha…)

Photo by Ivan Samkov

Birçok yönetici (belki de hepsi) kendini “ulaşılabilir, egosu düşük ve farklı bakış açıları konusunda anlayışlı” olarak tanımlar. Hatta öyle ki toplantılarda “nerelerde yanlış yaptığımızı söyleyin ve birlikte düzeltelim” diyerek ekibini teşvik etmek ister. Ama sonuç pek de beklediği gibi olmaz, çıt çıkmayan pek çok toplantıya tanık olur.

Yöneticiler tarafından ekibin neden sessiz kaldığını anlamadan “hadi fikrinizi söyleyin”, “birkaç öneri sunun” vs. gibi cümleler kurmanın aslında kimseye bir faydası yoktur. Bunun yerine yöneticiler, çalışanların farklı bir perspektif sunma veya şirketin stratejik yönü hakkında bir endişeyi dile getirme gibi konularda neden konuşmadığını engelleyen bireysel ve sistemik sorunları düşünmelidir. Bu sorunlar arasında sessiz kalmanın “saygı” zannedilmesi, yöneticiler ve çalışanlar arasındaki güç farklılıklarının keskin olması ve sessizliğin birçok insan için iş yerinde bir hayatta kalma stratejisi olması yer alabilir. (daha…)

Çalışma hayatım boyunca meslektaşlarımdan ve yöneticilik yaptığım zamanlarda bana bağlı olan çalışma arkadaşlarımdan duyduğum bir cümledir “bu belirsizlik beni öldürüyor”…

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde gündemin ve ekonomik koşulların sıkça değişmesi şirketlerin de daha tahmin edilebilir olması gereken konularda stabil olmamasına neden oluyor. Dolayısıyla eğer bir Türk şirketinde çalışan bir Türk iseniz “bu belirsizlik” birçok yerde karşınıza çıkacak demektir.

Çalışanlar çoğu zaman belirsizliğin direkt muhatabı olmasa da ve hatta onlarla alakası olmasa da belirsizliğin kendilerini etkilediğini ifade ederler. Örneğin şirketin bir başka şirketi satın alacak olması ya da şirket içerisinde yeni ve büyük bir birim kurulacak olması her ne kadar bu konularda etkilenmeyecek de olsa bazı çalışanları huzursuz eder.

(daha…)

Son zamanlarda günlerimiz şöyle geçiyor; önce yapay zekanın yaptıklarına şaşırıyor, ardından alışıyor sonra çıkan yeni özelliklere tekrar şaşırıyoruz. Ancak arka planda akıllardaki soru hep aynı: “bir gün işimi kaybedecek miyim?”

“Yapay zeka çok sayıda insanın işini kaybetmesine neden olacak mı?” sorusuna birçok ekonomist “hayır” yanıtı vermekte. Eğer teknoloji insanları kalıcı olarak işsiz bırakıyorsa o zaman neden yüz yıllarca süren yeni teknolojilerden sonra hala bu kadar çok iş kaldı? Onlara göre yeni teknolojiler ekonomiyi daha üretken hale getiriyor ve insanların yeni alanlara girmelerine olanak sağlıyor. Ancak nerdeyse her hafta yapay zeka temelli yeni bir modelin ve aracın piyasaya sürülmesi bu fikir birliğini de sarsıyor. (daha…)

Son zamanlarda sıkça şirket satın alması ya da birleşmesi haberleri okuyoruz. Kısaca M&A dediğimiz bu işlemler neden yapılır diye sorduğumuzda genellikle büyüme ve genişleme hedeflerini hızlandırmak, maliyetleri düşürmek, pazar erişimini genişletmek yanıtlarını alırız. Örneğin kaliteli otomobil lastiği üreticisi bir firma, daha ekonomik lastikler üreten bir başka üreticiyi satın alarak farklı bir pazara ya da segmente giriyor olabilir (Bridgestone & Firestone örneği gibi). (daha…)

20 yıla yaklaşan çalışma hayatımda en büyük olmasa da en kritik sorunlardan biri de “bir yere varamayan” toplantılar.

Fark ettim ki saha toplantıları nispeten daha sonuç odaklı ancak özellikle genel müdürlük birimlerinde yapılan toplantılardan çoğu zaman “sonraki toplantıda devam edelim” şeklinde birkaç notla ayrılıyoruz. Yani toplantıya üzerinde konuşulacak 3 madde ile giriyorsak, uzun tartışmalar sonunda 1 maddeyi sonuca bağlıyoruz. Sonraki toplantıya kalan 2 madde üzerine bir sonraki toplantıda yeni 3 madde ekleniyor ve bu kez sonuca bağlama oranımız 1/5 oluyor. Birkaç hafta sonra o kadar çok konu birikiyor ki, ilk konular artık güncelliğini yitirmiş oluyor ve belki bize o dönem fırsat yaratacak olan kritik konular artık konuşulacaklar listesinden siliniyor. (daha…)

large_what-god-thinks-about-youDaha önce hiç tarih içerisinde yolculuk ederek, ünlü düşünce adamlarından birisiyle konuşmak istemiş miydiniz? Evet, ne kadar istesek de maalesef şu anda hayatta olmadıkları için bu olamaz. Ancak onların arkalarında bıraktıkları önemli sözleri kendimize referans alabiliriz. Bu büyük düşünce insanları tarihin bize göre geride kalmış dönemlerinde yaşamış da olsalar onların sözleri hala canlı ve hala büyük öğretiler içeriyor.

İşte bu ünlü sözlerden birkaçı:

(daha…)