Yeni çalışma arkadaşımız: Yapay Zeka

Yayınlandı: 04 Haziran 2024 / Satış, Pazarlama ve Kişisel Gelişim

Son zamanlarda günlerimiz şöyle geçiyor; önce yapay zekanın yaptıklarına şaşırıyor, ardından alışıyor sonra çıkan yeni özelliklere tekrar şaşırıyoruz. Ancak arka planda akıllardaki soru hep aynı: “bir gün işimi kaybedecek miyim?”

“Yapay zeka çok sayıda insanın işini kaybetmesine neden olacak mı?” sorusuna birçok ekonomist “hayır” yanıtı vermekte. Eğer teknoloji insanları kalıcı olarak işsiz bırakıyorsa o zaman neden yüz yıllarca süren yeni teknolojilerden sonra hala bu kadar çok iş kaldı? Onlara göre yeni teknolojiler ekonomiyi daha üretken hale getiriyor ve insanların yeni alanlara girmelerine olanak sağlıyor. Ancak nerdeyse her hafta yapay zeka temelli yeni bir modelin ve aracın piyasaya sürülmesi bu fikir birliğini de sarsıyor.

Dijital teknolojilerin ABD’de ve dünya genelinde eşitsizliğin artmasına neden olduğuna dair kanıtlar ortaya çıktı. Örneğin bilgisayarlar, zihin gücü ve bilgileri ile çalışanları daha üretken hale getirirken, aynı zamanda büro elemanı veya yönetici asistanı gibi “orta ücretli” işlere olan talebi de azalttı. Bazı ekonomistler teknolojinin ve özellikle otomasyonun iş gücü piyasalarını nasıl etkilediğine ilişkin modellerini gözden geçirmeye başladı.

Bu yeni otomasyon ekonomisi, teknolojinin uzun vadede işçileri daha üretken hale getirdiği ve dolayısıyla ücretlerinin artmasına olanak sağladığı şeklindeki temel fikri koruyor. Ancak aynı zamanda iki önemli noktayı da gündeme getiriyor:

·      Birincisi, mevcut işleri otomatikleştirmek için teknolojiyi kullanmak ile daha önce var olamayacak tamamen yeni yetenekler yaratmak arasında büyük bir fark var.

·      İkincisi, teknolojinin izlediği yol kısmen onun nasıl kullanılacağına kimin karar verdiğine bağlıdır.

Teknoloji ve iş gücü piyasaları

1900’lerde ABD işçilerinin %41’i tarımda çalışıyordu, 2000 yılına gelindiğinde oran yalnızca %2 oldu. Bu geçiş, pulluklar ve biçerdöverler gibi, hayvan gücüyle çalışırken makineleşen yeni tarım araçları ile mümkün oldu. Aynı zamanda bu makinelerin üretimi için de işletme sayısında bir patlama yarattı. Yeni imalat işletmelerinin etrafında yeni şehirler ve kasabalar ortaya çıktı ve ABD ekonomisi daha kentsel, daha endüstriyel ve çok daha zengin hale geldi.

Tarımda makineleşme olmasaydı, son iki yüzyılda dünyanın pek çok yerinde görülen yaşam standartlarındaki keskin artış mümkün olmazdı. Bu, tarihin ortaya çıkardığı modellere de yansıyor. Ancak bu modeller çok önemli bir varsayımı içeriyordu: Kimsenin durumu daha kötü olmayacaktı.

Teknolojinin verimlilik faydalarını açığa çıkarmak için daha fazla eğitim gerekiyordu, bu nedenle yüksek eğitimli işçilere daha fazla talep oldu. Sonuç olarak eğitimli işçilerin maaşları daha az eğitimli işçilerin maaşlarından daha hızlı arttıkça eşitsizlik ortaya çıkmaya başladı.

Neden bazı yeni icatlar ücretleri artırırken, diğerleri işçilerin durumunu daha da kötüleştiriyor?

Son on yılda ekonomistler bu soruyu, yeni iş türleri yaratan teknolojiler ile halihazırda var olan işleri yalnızca otomatikleştiren teknolojiler arasında ayrım yaparak yanıtladılar.

Bu yeni modellere doğru yolculuk, 2000’li yılların ortasında, ekonomistlerin daha zengin verilerden faydalanmaya ve işleri tek tek görevlere ayırmaya başlamasıyla başladı. Örneğin, bir araştırmacının işi veri toplama, veri analizi yapma ve rapor yazma gibi görevlerden oluşabilir. İlk başta bu üç görev de bir kişi tarafından yapılır. Fakat zamanla teknoloji veri toplama görevini devralabilir ve araştırmacı sadece analiz ve rapor yazma işlerini yapmaya başlar.

1980’lerden itibaren dijital teknoloji, defter tutma veya kâğıt işleri gibi orta ücretli işlerle ilişkili görevleri devralmaya başladı. Bu durum, veri analizi ve rapor yazma gibi yüksek beceri gerektiren görevleri daha verimli ve daha kazançlı hale getirdi. Ancak orta sınıf çalışanları yerinden edilirken, birçoğu daha düşük ücretli işlere kaydı. Mevcut işçilerin fazlalığı ise bu zaten düşük ücretli mesleklerde ücretlerin düşmesine neden oldu.

Görev tabanlı bakış açısı aynı zamanda uzmanlığın önemini de açıklığa kavuşturdu – bilgisayarların hangi görevleri devraldığı önemlidir. İşçi açısından bakıldığında, makinelerin rutin ve düşük değerli işleri devralması daha iyidir – yeter ki siz uzmanlığınızı kullanarak bu yüksek değerli görevleri yerine getirmeye devam edebilin.

Yeni iş alanları yaratabilmek

Bazı ekonomistlere göre, “yeni iş” kavramı, teknolojinin işgücü piyasasını nasıl etkilediğinin anahtarıdır. Ekonomi, yerlerinden edilmiş bazı işçileri çekebilecek sayıda yeni meslek hızla ekliyorsa, bu durum işe yarayabilir.

Ekonomistler teorilerini yeniden gözden geçirirken, önerilerini de güncellediler. Eğitim-teknoloji çağında, genellikle daha fazla kişinin üniversiteye gitmesi veya becerilerini geliştirmesi gerektiğini savundular. Bugün ise, yeni iş yaratmanın ve bu yöndeki politikaları ve kurumları desteklemenin önemini vurgulamaktadırlar.

David Autor – MIT

David Autor, “Teknolojiler hayatımızı ancak yapabileceklerimizi tamamen dönüştürmek için kullandığımızda ‘yaşamlarımızı dönüştürür’” diyor. İnternet sadece telefon görüşmeleri yapmak için daha iyi bir yol değildi ve elektrik sadece gaz lambasına alternatif değildi. En önemli teknolojiler, yepyeni insan faaliyeti kategorileri yaratır. Bu, toplum zenginleştikçe hem yeni işler hem de yeni talepler anlamına gelir.

Şu anda yürüttüğümüz görevleri otomatikleştirmek yerine, yapay zekanın hayatımızı daha iyi hale getirmesi ve insanların uzmanlıklarını geliştirip kullanması için tamamen yeni yollar keşfetmeliyiz.

Kim karar verecek?

Ekonomistlerin daha yeni otomasyon modelleri de yaklaşan teknoloji dalgası için önemli dersler sağlıyor. Eğer yapay zeka geniş çapta paylaşılan bir refah çağını başlatacaksa iki şeyin doğru olması gerekecek.

  • İlk olarak, insanların başarılı olabileceği yeni iş türleri, yani daha önce var olmayan yeni görevler yaratması gerekiyor.
  • İkincisi, firmalardan hükümetlere kadar her seviyedeki karar alma süreçlerinde işçilerin seslerinin de yer alması gerekiyor. Bu, işçilere her olası yapay zeka kullanım durumunu veto etme hakkı vermek veya hiçbir işin kaybolmaması konusunda ısrar etmek anlamına gelmiyor, aksine çalışanların kendi bakış açılarını duyurma gücüne sahip olmalarını sağlaması açısından önemli.
Amerika Yazarlar Birliği

Geçtiğimiz yıl Hollywood yazarları, yapay zekanın senaryo yazma sürecinde nasıl kullanılabileceğine odaklanan yeni bir sözleşme üzerinde tartıştı. “Yazarlar Birliği’nin Eylül ayında güvence altına aldığı sözleşme tarihi bir emsal oluşturdu: Yaratıcı yapay zekayı kendilerini destekleyen ve tamamlayan bir araç olarak kullanıp kullanmama ve nasıl kullanacaklarına karar vermek senaristlerin elindedir – onların yerini doldurmak için kullanılamaz. Ayrıca bu sözleşme bir tazminat maddesi de içerecek şekilde hazırlandı.

Bir grup ekonomist yapay zeka konusunda pek çok kişiye göre daha az karamsar ve bunların çok azı işsiz bir gelecek öngörüyor. Geçmiş dönemlerin “genel amaçlı” teknolojilerinin birçoğu gibi yapay zekanın da hayatımızı dramatik bir şekilde iyileştirme potansiyeli olduğunu kabul ediyorlar. Autor’un dediği gibi, asıl mesele onu bizim için çalıştırmak.

Kaynak:

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.