10 günde Yunanistan – 1 / Bir Hayali Gerçekleştirmek

Yayınlandı: 14 Temmuz 2016 / Motosiklet, Motosikletli Gezilerim

trip_hazirlikHayatımız boyunca çeşitli hayaller kurarız. Bunların bazıları gerçekleşir, bazılarıysa hiç gerçekleşmemek üzere rafa kalkar. 2005 yılında o ilk marşa bastığım günden itibaren bir hayal kurmaya başladım. İşte bugün size, o günkü şartlarda 21 yaşındaki biri için gerçekleşmesi zor olan ve toplam 11 yıldır kurulan bir hayalin gerçekleşmesinin keyfiyle yazıyorum.

11 yıl önce, bugün bile hala sakladığım, notlar almaya başladım; “triptik, beynelmilel ehliyet, yeşil sigorta, harç pulu, vize, rezervasyonlar…”. On bir yılda öyle gelişmeler yaşanmış ki bunların bazıları bugün için gereksiz olmuş. Bu nedenle bilgilerimi tekrar gözden geçirmem gerekiyordu. Yaklaşık 2-3 ay kadar önce başladım planlamaya. Önce rotayı belirledim… Yunanistan’dan İtalya’ya sonra tekrar Yunanistan üzerinden Türkiye… Tabi bu rota ile izinli olduğum gün sayısı karşılaştırılınca, sadece motosiklet üzerinde geçen bir tatil olacaktı. Şimdilik İtalya’yı kaldırabiliriz…

Excel programını tatil programlamak için kullanan nadir kişilerden olmam gerekir ki, arkadaşlarım dalga geçtiler:
“Ooo ikinci sheet de açılmış, makro yazsaydın hacııı” 🙂

Motosikletle yurtdışına ilk defa çıkacaktım, tüm planın kusursuz işlemesini istiyordum. Bu nedenle Excel, Photoshop, abaküs, tencere, tava ne varsa kullanarak plan yapmalıydım. Otel rezervasyonları halloldu, vize alındı ve aşağıdaki gibi bir rota oluştu:

route

2633 km diyordu Google, ama Google Maps’e inanmayı bırakalı uzun zaman olmuştu (Örn: Güney Marmara gezi videomun üçüncü bölümü). 3000 km civarını görebileceğimi tahmin ediyordum ve günde ortalama en fazla 300 km yol demekti bu. Gayet ideal görünüyordu.

Derken motosiklet için hazırlıklar başladı: TIKLAYINIZ

Motosiklet hazırdı, peki ya ben? T-shirt’ünden pantolonuna, yağmurluğundan rüzgar montuna, tırnak makasından çakısına, kafa lambasından el fenerine, tost ekmeğinden konserve ton balığına ne varsa hazırladım. (Sanki Yunanistan’a değil de Afganistan’a gidecek gibi hazırdım)

Böylelikle aşağıdaki gibi bir sahne oluştu:

DSC_0014_4

Özellikle dağ çantasını sarmalayan çöp poşetine dikkatinizi çekmek istiyorum.

İki yan çanta, bir arka çanta, bir dağ çantası, bir de şu an fotoğrafta olmayan depo üstü çanta ile yola hazırdım. (Evet temkinli olmayı biraz abartmış olabilirim.)

Bir gün önceden saatimi sabah beşe kurmuştum. Tabi uyumak ne mümkün! Sürekli aklıma bir şeyler geliyor, notlar alıyor çantalara ekliyordum. Bölük pörçük uykumdan saatimin alarmı ile uyandım. Hava henüz çok yeni aydınlanmak üzereydi. Üstelik birkaç saat önce planda olmayan bir yağmur yağmıştı. Yağmur tekrar yağmadan hızlıca çantaları garaja indirdim, tam son çantayı da motora taktım ki yağmur tekrar başladı, ben de tekrar eve girdim.

Planıma göre 5’te yola çıkmak, 10 gibi sınırı geçmek, öğleden sonra 1 gibi de otelde olmak vardı. Daha ilk dakikadan bizim plan bozuldu 🙂

Yağmur duracak gibi değildi, çok güvendiğim Accuweather saat 7 gibi duracağını söylüyordu, ancak 9 gibi tekrar başlayacak diyordu. 2 saat daha uyudum ve 7’de uyandım. Yağmur durmuştu… Hemen yola çıktım ve daha 10-15 km yol gidemeden tekrar bastırdı. Ha durdu ha duracak derken oluşan sahne aşağıdaki gibi:

DSC_0015_3

Yazlık mont ile çıktığım ve yağmur ne de olsa durur diyerek giymediğim yağmurluk sebebiyle oluşan ıslaklığa, yine yazlık motosiklet pantolonu ile çıktığım için oluşan ıslaklık eklendi. Rainman!

Sığındığım bir köprü altında bir süre sonra artık yalnız değildim. Yaklaşık 45 dakika, karşılıklı isim paylaşmadan yaptığım sohbetteki bir abi Keşan’a doğru tatil için yola çıkmıştı. Ailesini otobüsle göndermiş, kendi de her sene yaptığı gibi motorla düşmüştü yola. O da benim gibi havanın açacağına aldanmıştı. Durum ortada…

Sohbetin aklımda kalan en net kısmı; “baktık açmıyor hava, viski var zaten motorda” demesiydi. Umarım ailesiyle keyifli bir tatil geçirmiştir. 🙂

Saat 9’a doğru hava biraz açtı. En azından yağmur artık o kadar hafiflemişti ki, çok da ıslatmıyordu (yağmurluğu giydim sonunda).

Sınıra varmadan hemen önce Keşan’da sağ tarafta kalan bir restoranda (sanırım Shell benzinlik içindeydi) kahvaltı yaptım. Belki bilenlere şöyle hatırlatabilirim; bahçesinde yer alan masaların altında bolca horoz olan bir restorandı. Horozlar etrafta takılıyorlardı 🙂

Kahvaltı için bahçede kendime güneşli bir yer seçerken, ıslanan çoraplarımı motosiklet botumun içerisinde yürürken daha fazla ördek sesi çıkarmasın diye motosikletin arkasına bağladım, botları da güneşe koydum. Evet, müesseselerde görülmek istenmeyen insan manzarası bendim. (bu kısmı fotoğraflayamadığım için çok üzgünüm 😦 )

Sınıra geldiğimde çok heyecanlıydım. Araştırıp hazırladığım tüm evraklar tamamdı da, ya atladığım bir evrak varsa… Hadi evraklar tamam, ya memur “geçirmiyorum seni arkadaşım” derse… Önce Türkiye sınırında 3 ayrı kontrol noktasına (gümrük) plakamı söyleyerek geçtim. Bu noktaların arasında da pasaport memuruyla çıkış işlemimi hallettim. Derken Yunanistan sınırına geldim. Sıra beklerken BMW 1200 GS’i olan İstanbullu bir motorcu arkadaşla da laflama fırsatı bulduk. Onun da motosikletle ilk yurtdışı ziyareti olacakmış. Kuzeye gideceğini ve günde yaklaşık 500 km yol yapması gerekeceğini söyledi. Umarım o da keyifle yapıyordur rotasını 🙂

Sınırı geçtikten hemen sonra, bomboş ve mükemmel Yunan otobanından Thassos feribotlarının kalktığı Keramoti’ye doğru ilerledim. Yüzümde kocaman bir şaşkınlık ve gülümseme vardı. İşte 11 yıllık hayalimin ilk adımını atmıştım.

Keramoti’de feribot bileti almak ve feribota binmek çok rahat olmuştu. Hem feribotlar tıkış tıkış değildi, hem de yönlendirmeler çok netti. Saat 15.00 olmak üzereydi ve ben feribot içinde internette takılıyordum 🙂

IMG_20160705_150543

 

devam edecek…

yorum
  1. Oguzhan Celik dedi ki:

    Onur Bey;

    Yunanistan’ı gezmiş kadar olduk. Bir sonraki gezi notlarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz…

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.